Kendi adima kinusacak olursam; ben su "tecahul-u arif" denen "bilip de bilmemezlikten gelme" sanatinin yalnizca latife ederken kullanilmasindan haz ediyorum. Keza insanin bu oyunu kendi ile oynamasini da sakincali buluyorum. Zaten yapamiyorum; Allah'in bildigini ben kulundan saklayamiyorum. Saklarsam kendimi oyuncu gibi degil; yalanci gibi hissediyorum..
Neden simdi butun bunlari soyluyorum peki? Cunku bir kapi daha aralaniyor icimde; su agir, buyuk, eski ahsap kapilardan.. Hani su gicirtiyla bir ogleden sonra yazinin sari ve sicak isigina acilan.. Acilinca icinize bir kutuphane kokusu dolduran.. Sizin gizli kutuphaneniz; aradiklarinizi bulabileceginiz bilgi hazineniz..
Bugun bu kapinin arkasinda aradigim, gercek isteklerdi.. Su iz birakanlar, iyi ki dedirtenler, hadi'ye kosturanlar, sizlanmadan yapilanlar, yapilinca kelebeklendirenler.. İcinin, bu ugurda tum zorluk ve guclukleri kucaklayan, hayata daha cok tutunan yani; gozunun isikli tarafi..
Varolusunun anlami; ya da anlamlarindan bir tanesi.. Soyleyin şimdi, sizin isteginiz gercek mi?
Sent from my iPhone
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder