28 Temmuz 2011 Perşembe

Analitik Düzlem



Üniversite sınavına hazırlanırken bu tanımdan hiç hoşlanmazdım; ki geometriyi çok sevmeme rağmen analitik geometriden hep çuvalladım. Nitekim, o kadar deneme sınavında çıkmadı karşıma, geldi çıktı üniversite sınavında; hem de 9 tane... Ne denir? Küfür mü edersiniz (ki etmişimdir), daha fazla anlamaya ve çözmeye çalışmadığınıza mı yanarsınız (ki yanmışımdır), yoksa soğukkanlılıkla karşılayıp son dakikalarınızı öteki daha kolayca olan "çözemediklerinize" mi ayırırdınız (ki büküşük suratımla ben de öyle yapmış idim) ..?

Fakat ne fark eder? Siz o soruları yapamamışsınızdır bir kere. Bunun hayatınıza olan etkisi ayrı bir konudur ve o da belki bir ara bu blogda tartışılacaktır. Fakat şimdiki konu, bir soru'nun ne zaman bir soru(n)a dönüştüğüdür. Cevap ise basittir; aynı vergi hukuku hocamızın seveceği cinsten 2 hanelidir: "çözülemediği zaman".


Öğrencilik hayatında herkesin az ya da çok karşılaştığı bu durum, aslında günlük hayatta da kendini bir takım "farklı derslerle" göstermektedir. Fakat oradaki söylem artık biraz düsturludur takdir edersiniz: "öğrenilmeyen dersler, verilmemiş sınavlar gibi hep karşımıza çıkar." zınk!

Şu insan denen mahlukun da işi zor be kardeşim. Ömrü hayatı sınav vermek, sınıfını geçmekle geçiyor, diyebilirsiniz elbette. Hatta ben de hak veririm size. Amma velakin bu da hayatın bir işvesi, cilvesi, hatta neşesi oluyor kimi zaman. (=geçildiği zaman :)) Bir de mazallah hayatın akrep burcu bir hafızası vardır; unutmaz unutturmaz sizin eksiğinizi. Gizli gizli fırsatını kollar; bulduğu yerde yapıştırır dersini. Sonra bir de sorar küstah: "sen daha öğrenmedin mi?"


*Gizli not: Bu şakacı betimleme, masum skeç akrep burçları tarafından yanlış anlaşılmasın. (mazallah alıngandırlar da)


Konuya dönecek olursak; bu yazıyı, "dersinize iyi çalışın siz de" diye öğütlemek için yazmadım. Ben ne yaptım bugün, onu diyecektim asıl. Şöyle ki: Bugün, önce kuşbakışı baktım haritama; sonra ölçeğimi biraz büyüttüm ve 3 boyutlu gözlüğümle göz attım coğrafyaya bir daha. En son indim sahaya; bir doktor objektifliği ve sağduyusuyla baktım bu kez yaraya. Not ettim vakayı. Eksisini, artısını bir bir yazdım. Sonra bir de eksi(k)lere ilaç yazdım. Verdim reçeteyi...


Şimdi nekahat dönemindeyim. Bu dönem kendime iyi bakmalı ve güçlenmeliyim. Reçetedeki ilaçları alacak, doktorun talimatlarına uyacak ve kötü alışkanlıklarımı bırakacağım.


Bakalım bu defa dersimi alacak mıyım..? :)

Hiç yorum yok: