
Bugünlerde birçok kez bu cümleyi kurarken yakalıyorum kendimi. Hayat da böyle birşey işte... Birşeyleri daha iyi anlayabiliyorum sanki artık ve belki biraz daha olduğu gibi kabul ediyorum olanları, insanları... Büyüyor muyum acaba, yoksa eksiliyor muyum, cevabı bazen ben de bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki dökülüyorum... İnce ince, tane tane, azar azar... Kimi zaman tadı bol, kimi zaman kalbe zarar...
"aslında bu kadar da kırılgan değildim
kendi yarattığım düşmanlara yenildim
bir kayboldum sonra tekrar belirdim
masallardaki gibi bir varmışım bir yokmuşum"
Deri değişiyorum belli ve diyeceğim şeyler var yeni; de hani..?
Hayat ne kadar hızlı akarsa ben o kadar fazla susuyorum... Dinliyorum...
Demleniyorum...
Genelde insanlar sahip olduklarını ve iyi hallerini kaleme alırlar. Belki de doğru yaparlar; ne de olsa iyilik ve güzellik de diğer herşey gibi paylaştıkça çoğalır. Fakat benim için yazmak daha çok bir terapi; daha çok anlamak üzerine bir yol... Paylaşmak da var tabii; fakat paylaştığım ve paylaşmayı istediğim tek şey de zaten Oya'nın Yalın Hali...
Ama bunun için bile bir eylem gerekir; biliyorum... bir bağlılık, bir söz... Çünkü "sevgi eylem gerektirir"...
Ve insanın en büyük ihaneti kendinedir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder